Türkiye’de Cumhuriyet’in kurulmasına yol açan siyasi ve entelektüel gelişmelerin kökenlerini geç Osmanlı toplumunda aramak doğru olacaktır. Yeni Osmanlıların ve onların ardılı Jön Türklerin Tanzimat’tan Meşrutiyet’e geçişte siyasi düşünce üzerinde birikimsel bir etkisi olmuştur. Çıkardıkları gazete ve dergilerde anayasa, millet, millî irade, vatan, hürriyet konularını işleyen bu aydınlar Türkiye’nin modernleşmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Cumhuriyet düşüncesinin köklerini toplumda aramak beyhude bir çabadır. Bu düşünce eğitimli, elit bir zümre tarafından kamuoyunun gündemine sokulmuştur. Cumhuriyet’in fikren savunulmasında ve fiilen inşa edilmesinde toplumsal güçlerin konumu belirsizdir. Cumhuriyet kavramı ilk defa Tanzimat’la birlikte siyasi gündeme girmiş, Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler tarafından yüzeysel bir biçimde işlenmiştir. Cumhuriyet’in temelleri Millî Mücadele yıllarında atılmış, 29 Ekim 1923’te de Yeni Türkiye’nin rejimi olarak benimsenmiştir. Geç Osmanlı döneminde Tanzimat ve Meşrutiyet aydınları cumhuriyet, halk, egemenlik gibi kavramlar ve nüansları hakkında nasıl bir tasavvura sahipti? Bu makale bu temel soruya Şinasi, Namık Kemal, Abdullah Cevdet, Ali Suavi gibi aydınları merkeze alarak odaklanmaktadır.
It would be accurate to trace the roots of the political and intellectual developments leading to the establishment of the Republic in Turkey to the late Ottoman society. The New Ottomans and their successors, the Young Turks, exerted a cumulative influence on political thought during the transition from the Tanzimat to Constitutional Monarchy. These intellectuals, who explored themes such as the constitution, nation, national will, homeland, and freedom in their newspapers and magazines, played a significant role in the modernization of Turkey. Seeking the origins of republican thought in society is a futile effort; this concept was introduced to the public agenda by an educated, elite group. The role of social forces in the intellectual advocacy and practical construction of the republic is ambiguous. The concept of the republic first entered the political discourse with the Tanzimat period. This concept was superficially addressed by the New Ottomans and the Young Turks. The foundations of the republic were laid during the years of the Turkish National Struggle for Independence. On October 29, 1923, the Republic was adopted as the regime of the New Turkey. What were the perceptions and nuances of Tanzimat and Constitutional Monarchy intellectuals regarding concepts such as the Republic, people, and sovereignty during the late Ottoman period? This article focuses on this fundamental question, centering on intellectuals like Şinasi, Namık Kemal, Abdullah Cevdet and Ali Suavi.