Osmanlı’dan devralınan birtakım eğilimlerin yanında Cumhuriyet döneminde yeni bir anlam ve eğilim kazanan Türk Batılılaşmasında, II. Dünya Savaşı sonrasında önemli bir kırılma yaşanmıştır. Ana yörünge değişmemekle birlikte yeni Batılılaşma pratiklerine yol açan bu yeni eğilim, devletin üstlendiği yeni siyasetten kaynaklanmaktadır. Siyasetteki bu değişime bağlı olarak Türk düşüncesi de yeni eğilim ve özellikler kazanacaktır. Yeni oluşan iki kutuplu dünyada Soğuk Savaş konseptine uygun bir pozisyon alan Türkiye’nin yeni siyasi seçiminden düşünce gündemi de doğrudan etkilenmiştir: Konular, yaklaşımlar, öne çıkan figürler değişmiştir. Tek Parti dönemine damgasını vuran düşünsel figürler bile kendilerini yeni koşullara uydurma gereğini duymuşlardır. Türk düşüncesinde yeni dönemin öncelikli konularından biri “komünizm tehlikesi” ve “antikomünizm” dir. Soğuk Savaş yıllarında kapitalist Batı ülkelerinde tırmanmaya başlayan komünizm fobisiyle eşgüdümlü bir biçimde, anti-komünist propaganda Türkiye’de de -özellikle ABD’deki örneğine benzer/paralel bir şekilde- artmış ve Soğuk Savaşın şiddetine bağlı olarak yön kazanmıştır. Bu yazıda Türkiye’de anti-komünist akımın düşünsel boyutu Peyami Safa üzerinden değerlendirilmeye tabi tutulacaktır.
There has been a significant split in Turkish westernization which gained a new meaning and tendency in the period of Republic after the World War II in addition to some tendencies which were taken over from the Ottoman period. Although the main path did not change, this new tendency which has led to new westernization practises, is based on the new policy that the State has adopted. In connection with this change in policy, the Turkish thought has also gained some features and tendencies. Turkey has had a new position in accordance with the concept of cold war in the new world with two poles and ıts thought agenda has been affected directly from Turkey’s new political choice: Topics, approaches and leading figures have changed. Even the ideolojical figures who put a mark on the one party regime have needed to adapt themselves to new conditions. One of the primary topics of the new period in Turkish thought has been the danger of communizm and anti-communizm. Anti-communist propaganda in accordance with the communist phobia which escalated in capitalist countries in the Cold War years has also increased in Turkey in parallel its counter part in the USA and has had a direction depending on the violence of Cold War. In this article the ideoljical dimensions of the anti-communist current will be subjected to evaluation from the respect of Peyami Safa.