Avrupa'da yabancı düşmanlığı eşi görülmemiş bir hızla yükselirken, Avrupa solu göç yollarında yaşanan insanlık trajedisi karşısında sınavı geçememektedir. Göç ve mülteci sorunu güvenlik ekseninde tanımlandığı sürece, “güvenli ülke sınırları” ve “ülke dışı yabancılar” ayrımı getirilerek yabancı düşmanlığına prim verildiği gibi, kara ve deniz yollarında olağanüstü güvenlik ve denetim önlemleri alınarak insanların ayrımcılığa tabi tutulmasının da yolu açılmaktadır. Tüm bunlardan hareketle, bu çalışmada, küresel egemenlik ve güvenlik politikasının kıskacındaki göç ve mülteci sorunu üzerinde durulacaktır.
While xenophobia is rising at an unprecedented rate in Europe, the European left cannot pass the test in the face of the human tragedy on migration routes. As long as the immigration and refugee problem is defined on the axis of security, the distinction between "safe country borders" and "foreigners outside the country" is made to give a premium to xenophobia, and by taking extraordinary security and control measures on land and sea routes, it also paves the way for people to be subjected to discrimination. Starting from all this, in this study, migration and refugee in the grip of the global sovereignty and security policy problem will be emphasized.
