İnsanlık tarihi boyunca salgın hastalıklar sadece bireyleri değil, toplumları, milletleri uzun yıllar tehdit etmiştir. Biz bu yazımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında bulaşıcı hastalıkların kasıp kavurduğu Anadolu insanının ızdırabına dikkat çekeceğiz. Milli Mücadele’nin yokluk dönemlerinde çaresiz Anadolu insanının verem, difteri (kuşpalazı), boğmaca, kızıl, veba, çiçek, su çiçeği, kızamık, kızamıkçık, trahom, sıtma, frengi, tifüs gibi hastalıklarla mücadelesinde Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti’nin çalışmalarını değerlendirmeye çalışacağız.
Throughout human history, epidemic diseases have been a threat not only to individuals, but also societies and nations for many years. In this article we will draw attention to the suffering of the people of Anatolia, who had been raged by communicable diseases at a time when the Republic of Turkey was founded. We will try to summarize the work, after the years of hardship during the national struggle, of the newly established Turkish State’s Ministry of Health and Social Assistance in the fight against diseases such as tuberculosis, diphtheria, pertussis, scarlet fever, plague, smallpox, chickenpox, measles, rubella, trachoma, malaria, syphilis, typhus