ZİYA GÖKALP’İN TÜRKÇÜLÜK ANLAYIŞI VE ÜÇLÜ SENTEZ FİKRİ

Author :  

Year-Number: 2024-28
Yayımlanma Tarihi: 2025-01-02 15:47:46.0
Language : Türkçe
Konu : Spor Bilimleri
Number of pages: 93-105
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

ÖZ: Ondokuzuncu yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu toprak kaybı yaşayarak hızlı bir çözülme dönemine girmiştir. Milliyet fikrinin etkisiyle “Osmanlılık” çatısı altındaki Hristiyan unsurların ayrılması, Balkan savaşları ve dünya harbi,  aydınlar arasında belli siyasal akımları gündeme getirmiştir. İttihat ve Terakki üyesi Ziya Gökalp gerek sosyolog gerekse siyasi kimliğiyle “Batıcılık”, “İslamcılık” ve “Türkçülük” fikirlerini sentezleyen bir kurtuluş reçetesi sunmuştur. Türkiye’de sosyolojinin kurucu ismi olarak,  “Devlet nasıl kurtulur?” sorununa kuram ve uygulama düzeyinde sistematik çözümler aramıştır. Balkan savaşları sonrasında “Türkçülük” fikrinin yörüngesinde “üçlü sentez” denemesi söz konusudur: “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak.” Gökalp’in sosyoloji anlayışında, doğru bir kültür-medeniyet ilişkisini sağlamak için batıdan teknik, bilim ve maddi araçlar alınırken topluma özgü dinamik olan “Kültür” korunmalıdır. Batı medeniyetinden alınan öğeler milli kültürün bünyesine uygun biçimde sentezlenmelidir.  Gökalp, Durkheim sosyolojisinden aldığı kavramları Türkiye gerçeğine ve toplumsal yapısına uyarlamıştır. İnkılapların toplumsal temeli olması gerektiğinin önemini vurgulayarak aşamalı bir gelişme çizgisinin altını çizmiştir. Toplumsal değişme ve inkılaplar, iş bölümü ve uzmanlaşma derinleştikçe sağlam temellere oturabilir. Gökalp, “Turancılık” fikrini romantik düzeyde gündeme getirmiş ancak milliyetçilik kuramını gerçekçilikle şekillendirmiştir.   Gökalp’in milliyetçilik anlayışı dil ve kültür birlikteliğine dayalıdır. Dilde, edebiyatta, gündelik yaşamda ve terimlerde “Türkçeleştirme” projesi onun başlıca milli kültür savunusudur. Son tahlilde üç siyasal akımın aralarındaki sınırları çizerek uygun bir bireşim denemesine girişmiştir Gökalp. Cumhuriyetin kuruluşuna giden süreçte de koşulların ve siyasal realitenin etkisiyle kuramını belli açılardan yenileyecektir. Kültür-medeniyet ikiliğine yönelik yaklaşımları eleştiriler alsa da batı egemenliğindeki günümüz dünya düzeninde ve kimlik tartışmalarında güncelliğini korur görünmektedir.    

Keywords

Abstract

ABSTRACT:    Starting from the nineteenth century, the Ottoman Empire experienced territorial loss and entered a period of rapid disintegration. The separation of Christian elements under the umbrella of "Ottomanism" under the influence of the idea of ​​nationality, the Balkan wars and the world war brought certain political currents to the agenda among the intellectuals. Ziya Gökalp, a member of the Committee of Union and Progress, both as a sociologist and as a political figure, presented a recipe for salvation that synthesized the ideas of "Westernism", "Islamism" and "Turkism". As the founding name of sociology in Turkey, he asked, "How can the state be saved?" He sought systematic solutions to the problem at the level of theory and practice. After the Balkan wars, there was an attempt at a "triple synthesis" in the orbit of the idea of ​​"Turkism": "Turkification, Islamization, Modernization." In Gökalp's understanding of sociology, in order to ensure a correct culture-civilization relationship, while technical, scientific and material tools are taken from the West, “Culture”, which is the unique dynamic of the society, should be preserved. Elements taken from Western civilization should be synthesized in accordance with the structure of the national culture. Gökalp adapted the concepts he took from Durkheim's sociology to the reality and social structure of Türkiye. He emphasized the importance of reforms having a social basis and underlined a gradual line of development. Social changes and revolutions can be built on solid foundations as division of labor and specialization deepen. Gökalp brought up the idea of ​​"Turanism" at a romantic level, but shaped his theory of nationalism with realism.   Gökalp's understanding of nationalism is based on the unity of language and culture. The project of "Turkification" in language, literature, daily life and terms is his main defense of national culture. In the final analysis, Gökalp attempted an appropriate synthesis by drawing the boundaries between the three political currents. In the process leading to the establishment of the Republic, he would renew his theory in certain aspects under the influence of conditions and political reality. Although their approach to the culture-civilization duality has received criticism, it seems to remain current in today's western-dominated world order and identity debates.

 

Keywords


                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics