Bu çalışma, ABD-Türkiye ilişkilerinde gözlenen güncel çatışmaları tarihsel bir bağlamda değerlendirmektedir. Doğu-Batı ayrımının günümüzdeki tezahürü olarak, Eski Dünya-Yeni Dünya gerilimi çerçevesinde ABD’nin küresel hegemonya arayışı ile Türkiye’nin tarihsel kimliği ve rolü arasında yaşanan çelişkilere odaklanmaktadır. Sosyolojik yaklaşımların günümüz çatışmalarını açıklamada yetersiz kaldığı vurgulanmakta; tarihsel birikimin, toplumsal değişmenin ve uygarlık mücadelelerinin göz ardı edilmesinin mevcut krizleri derinleştirdiği ileri sürülmektedir. Makale, özellikle Osmanlı’nın dünya siyasetine etkisi ve İstanbul’un fethinin tarihi dönüşüm gücünü merkeze alarak, günümüz jeopolitik sorunlarının kökenini sorgulamakta, Batı modernleşmesinin evrensellik iddialarını eleştirmektedir. Amerika’nın keşfi ve Yeni Dünya’nın oluşumu, Batı'nın Doğu karşısındaki konumunu yeniden tanımlarken, Türkiye’nin bu denklemdeki yeri makalenin temel sorgulama eksenidir.
This study analyzes the current tensions in U.S.–Turkey relations within a broader historical context. It frames the modern manifestation of the East–West divide as a conflict between the Old World and the New World, focusing on the contradictions between the United States’ global hegemonic ambitions and Turkey’s historical role and identity. The text critiques sociology’s failure to adequately address contemporary conflicts, arguing that neglecting historical continuity, social change, and civilizational struggles deepens ongoing crises. Highlighting the Ottoman Empire’s geopolitical significance and the transformative impact of the conquest of Istanbul, the article revisits the roots of current geopolitical disputes. It also critiques Western modernization's claim to universality. The discovery of America and the formation of the New World redefined the West’s position vis-à-vis the East, and the article places Turkey at the heart of this evolving global equation.