Erken yaşlarda ülke meselelerine Kemalist gözle bakmakla birlikte, daha sonra yerli bir sosyalizme yönelen Kemal Tahir, romancı kimliği ile tanınsa da Osmanlı tarihine yönelik ilgisiyle, Osmanlı'nın son yüz yılında başlayıp Cumhuriyet döneminde de süren Batılılaşma sürecine özgün yaklaşımıyla öne çıkmıştır. Osmanlı Devleti'nin Batı'dan farklı, kendisine özgü bir sosyal ve sınıfsal yapıya sahip olduğunu düşünen Kemal Tahir'in "yerliliği" evrenselliği dışlayan bir şey değildir. Doğu-Batı ilişkileri içinde, kıyaslamalı olarak, oldukça geniş kapsamlı düşünen Kemal Tahir, Türkiye’yi dünya tarihinden kopuk bir tarzda ele almayan bir yaklaşım tarzına sahiptir. Bu yönüyle o kendi çağdaşı olan aydınlardan, hatta Tanzimat, Meşrutiyet ve erken Cumhuriyet aydınlarından farklı bir profil çizmektedir. Kemal Tahir, bugün yaşadığımız hayatın gerçekliğine birçok yazardan, entelektüelden, akademisyenden daha yakın duran bir düşünür, yazar ve sanatçıdır.
Kemal Tahir, who is looking at the problems of the country at an early age with a Kemalist point of view, but later turned to an indigenous socialism, became known with his novelist identity, but with his interest in Ottoman history, he came forward with his original approach to the Westernization process that started in the last century of the Ottoman Empire and continued during the Republican period. Kemal Tahir's "indigenousness", which thinks that the Ottoman Empire has a distinct social and class structure different from the West, is not an exclusion of universality. Kemal Tahir, who thinking comparatively and quite extensively in the context of East-West relations, has an approach that does not address Turkey in a way detached from the world history. In this respect, he draws a different profile from his contemporaries and even from the Tanzimat, Constitutional Monarchy and early Republican intellectuals. Kemal Tahir is a thinker, writer and artist who is closer to the reality of life we live today than many writers, intellectuals and academics.