Sinema, kültürü aktarmak için önemli bir araçtır. Filmler izleyiciyi etkileyerek toplumsal düzenin devamını ya da değişimini sağlayabilir. 1960’larda temelleri atılan sakatlık hareketi ile akademik bir çalışma alanı olan sakatlık, Türk filmlerinle sıklıkla karşımıza çıkan bir olgudur. Sakat bedene atfedilen roller hem sakat bireyler hem de çevreleri tarafından benimsenebilir. Türk Sinemasında sakatı ayrıştırıcı, ötekileştirici bir sunumla karşılaşırız, filmlerde sunulan sakat kimliği, toplumun yarattığı, toplum tarafından kabul edilen kimliktir. Günümüzde devam etmekte olan sakatlığa karşı önyargı, acıma, dışlama gibi davranışların sinemada sakatlık temsilleri ile pekiştirildiğini söyleyebiliriz. Sakat hareketinin ortaya çıktığı yıllarda çekilen Kınalı Yapıncak (1968) filmi sakatın ve sakatlığın sinemadaki sunumuna bir örnek teşkil etmektedir. Bu yazıda Kınalı Yapıncak filmi esas alınarak sakatlığın sinemadaki temsili incelenmeye çalışılacaktır.
Cinema is an important aid to transfer culture. The movies by affecting the audience can provide a continuation or change of social order. Disability, which was an academic study with the disability movement, the foundations of which were laid in the 1960s, is a phenomenon that often appears in Turkish films. The roles attributed to the disabled body can be adopted by both disabled individuals and their environment. In Turkish cinema, we encounter a differentiating and marginalizing presentation. The disability identity presented in the movies is an identity created by society, accepted by society. We can say that the behaviors such as prejudice, pity, and exclusion against ongoing disability today are reinforced by the representation of disability in cinema. This article will examine the representation of disability in cinema based on the movie Kınalı Yapıncak.