Aidiyet, kelime anlamıyla aynı veya benzer olmayı ifade eder. Bu nedenle, aynılık veya benzerliklerin belirgin olduğu durumlarda aidiyet kavramı ortaya çıkar. Bu durum her ne kadar basit gibi görünse de aslında pratikte daha karmaşıktır. Çünkü birey ve grupların benzer özellikleri oldukça çeşitlidir ve bu çeşitliliği tek bir ölçütten hareketle belirlemek oldukça zordur. Bu açıdan bakıldığında birey ve gruplarla ilgili yapılabilecek herhangi bir sınıflandırılma, bu sınıflandırmanın gerekçesini, koşullarını ve araçsal özelliklerini açıkça bilmeyi gerektirir. Bu nedenle, aidiyet kategorilerinin oluşumu, öznenin konumu ile güç ilişkileri arasındaki bağları betimleyen toplumsal gerçeklikle ilgilidir.
Bütün insanlar, hayata gözlerini açtığı andan itibaren tanınmalarını sağlayan ve kendilerine yönelik davranış ve tutumları belirleyen fizyolojik özelliklerle donatılmışlardır fakat bu özellikler tek başlarına toplumsal bir varlık olan insanın bütün bir aidiyetini belirlemez. Fizyolojik özelliklerin yanı sıra insanın yaşamını sürdürdüğü ve bağlamı belirleyen sosyal ve doğal çevrenin etkisiyle yeni aidiyet biçimlerine üye olma imkanlarına sahip olmaktadır.
Çalışmada birbirleriyle yakından ilişkili üç aidiyet türü olarak, kimlik, etnisite ve ulus kavramları üzerinde durulmaktadır. Bu kavramların oluşum süreçleri ve bir insan birlikteliği haline gelmelerini belirleyen etkenler ele alınmaktadır. Ayrıca bu kavramların sahip olduğu anlam dünyasının bağlama göre değişen içeriğinden bahsedilmektedir. Bu içeriğin sabit ve durağan olmadığı aksine son derece dinamik ve değişken olduğu vurgusu yapılmaktadır. Bundan dolayı kimlik, etnisite ve ulus kavramlarının zaman içinde ve özellikle günümüz dünyasında yeni biçimler almakta olduğuna ve bu yeni biçimlerin anlaşılmasının toplumsal yaşamda yaşanması muhtemel sorunların çözüme kavuşturulması konusunda faydalı olacağı düşünülmektedir.
Belonging literally means being the same or similar. For this reason, the concept of belonging arises when the sameness or similarities are evident. Although this may seem simple, it is actually more complex in practice. Because the similar characteristics of individuals and groups are quite diverse and it is very difficult to determine this diversity by a single criteria. From this point of view, any classification that can be made about individuals and groups requires clearly knowing the rationale, conditions and instrumental characteristics of this classification. Therefore, the formation of belonging categories is related to social reality, which depicts the bonds between the subject's position and power relations.
All people are equipped with physiological characteristics that enable them to be recognized and determine the behaviors and attitudes towards them from the moment they open their eyes to life, but these characteristics alone do not determine the whole belonging of the human being, as a social being. In addition to the physiological characteristics, people have the opportunity to become a member of new forms of belonging with the effect of the social and natural environment that determines the context.
The study focuses on the concepts of identity, ethnicity and nation as three closely related types of belonging. The formation processes of these concepts and the factors that determine their becoming a human association are discussed. In addition, the content of the semantic world of these concepts, which changes according to the context, is mentioned. It is emphasized that this content is not stable and durable, on the contrary, it is extremely dynamic and variable. Therefore, it is thought that the concepts of identity, ethnicity and nation are taking new forms in the time and especially in today's world, and understanding these new forms will be useful in solving possible problems in social life.