Çağımız koşulları insanlığı bütünsel çözümlerden gittikçe uzaklaştırdığı gibi, ortak sorunları olan toplumları, kitleleri ve bireyleri de birbirinden ayırmaktadır. Sorunlar belki de tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar küresel ölçekte yaşanmaktadır. Buna karşılık bütünsel çözüm önerilerine sırtını çeviren bir tavır alış söz konusudur. Halbuki insanlığın karşılaştığı sorunlar karşısında bütünsel yaklaşımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Özgürlükleri genişletmenin yolu birey ve toplum arasındaki uyum ve dengeyi yakalayan eşitlikçi ve adil bir düzenden geçmektedir. Batı dünya egemenliğinin insanlığa böyle bir seçenek sunmadığı gün gibi aşikardır. Bu çalışmada, tartışmalar bu çerçevede yürüyecektir.
The conditions of our age not only distance humanity from holistic solutions, but also separate societies, masses and individuals with common problems from each other. Problems are experienced on a global scale, perhaps more than at any other time in history. On the other hand, there is an attitude that turns its back on holistic solution proposals. However, holistic approaches are needed more than ever before in the face of the problems faced by humanity. The way to expand freedoms is through an egalitarian and fair order that captures the harmony and balance between the individual and the society. It is clear as day that Western world domination does not offer such an option to humanity. In this study, the discussions will proceed within this framework.